Bazen hayallerini hançer gibi saplarlar yüreğine, nefesin kesilir, susarsın!
Bazen hiçbir yer ve zamana ait olmadığını hisseder susarsın!
Bazen her şey için çok geçtir artık ve söz sükuta bürünür, susarsın!
Bazen konuşmaya gerçekten gücün kalmaz, kelimelerin tükenir, susarsın!
Bazen yitip giden geçmişine yanar, avucundaki can kırıklarına bakar, susarsın!
Bazen yürek terinle büyüttüklerin insanlar, gün gelip seni harcadığında susarsın!
Bazen baktığını göremeyenlerin yaktığını da göremeyeceklerini anlar, susarsın!
Bazen o kadar çok şey geçer ki gözlerinin önünden, sonunda hiçbir şey göremez olur, susarsın!
Bazen anlam yüklediklerin yüreğine cam kırığı gibi batar, susarsın!
Bazen yaşamayı bir suç gibi taşırsın yüreğinde, yetemez yettiremez, istesen de yapamaz, susarsın!
Bazen uzun uzun göklere bakar, fillere yollanacak ebabilleri bekler, susarsın!
Bazen hiçbir sebebin yoktur, kendine yenilir, yalnızlığın huzuruna sarılır, susarsın!
Bazen üzerine zamanın hüznü yağar, efkarlanır yüreğin, karanlığın saçlarını örer, susarsın!
Bazen aklının mecali, gönlündekileri meal edemez hale gelir, susarsın!
Bazen gönlün yorgun olur, yürek terin gözlerinden dizlerine dökülür, susarsın!
Bazen bir yudum huzur için ne çok öldüğünü; bir tebessüm uğruna ne çok şey verdiğini zihnin fısıldar yüreğine, susarsın!
Bazen yarım kalmış bir hikâyenin kahramanı olmanın sancısı nasıl dile dökülür bilemez, susarsın!
Bazen seni tanıdıklarını söyleyip, aslında kalbinle hiç tanışmamış insanları uzun uzun dinler, susarsın!
Bazen sözleri buram buram ihanet kokanların gözlerinde sadakat olmayacağını anlar, susarsın!
Bazen hatırından çıkaramadıkların seni unuttuğunda yüreğindeki feryatlara kulak kesilenin seni unutmadığını hatırlar, susarsın!
Bazen sadece kendi uğultunda boğulur, zihninde sevişen harfler ile baş edemez, susarsın!
Bazen dilinde yitirdiklerinin kayıp ezgisi, gecelerine gözyaşı doğrar, susarsın!
Bazen sol yanına konan kuşların, bıraktıkları hüzün kırıntılarına ağlar, susarsın!
Bazen yüreğinin sesini duyana teslim olur, O’nun hükmünü bekler, takdirine sarılır, susarsın!
İşte o anlarda susmanın da konuşmak kadar bir ihtiyaç olduğunu anlarsın!