TESLİM BAYRAĞINI ÇEKEBİLMEK
Allah akıllarını kullanmayanların üzerine
işte böyle pislik ve azap yağdırır. (Yunus 100)
Teslim olmanın üç türlü yolu vardır.
Birincisi; Hz. İbrahim (as) gibi “teslim ol” dendiğinde, İkincisi firavun gibi denizin ortasında, Üçüncüsü ise hesap gününde.
Madem Hz. İbrahim (as) ve yanındakilerde bizim için güzel örnekler var (Mümtehine 4), o halde nasıl teslim olunurmuş Hz. İbrahim (as)’den öğrenmek zorundayız.
Hz. İbrahim (as) nasıl teslim olmuştu.
“Rabbi ona, “Teslim ol!” deyince, o “Ben Alemlerin Rabbine teslim oldum.” dedi. (Bakara 131)
İşte hepsi bu.
Pazarlık yok, inat yok, ayak direme yok!
Kılı kırk yarmak, kırk dereden kırk su getirmek yok.
Ben anlamam, büyükler bilir derdi yok.
Hele şu kitaba bu kitaba bakayım telaşı yok.
Bir de hacıya hocaya sorayım tiyniyeti yok.
İşittik fakat isyan ediyoruz kabadayılığı yok.
Neye teslim olacam? Teslim olmam için gerekçeler ne? Şu ne bu ne? gibi aymazlılar ve felsefik atraksiyonlar yok, işgüzarlıklar yok.
Ne var? Vahye kulak vermek var.
Vahyin gereğine binaen teslim olmak var.
Madem bu dini bize Allah seçti, başka dinlerden uzak durup, “Müslüman” olarak canımızı teslim edeceğiz.
Çünkü; böyle vasiyet etti Hz. İbrahim (as). (Bakara 132) Bize ancak O’nun vasiyetine uymak düşer. Hem O’nun vasiyetinden “beyinsizlerden” başka kim yüz çevirir ki!
Madem Allah’a iman ettik, “O’na samimiyetle teslim olan Müslümanlardan olduk” o halde; O’na güveneceğiz. O’na boyun eyeceğiz. O’nun emir ve buyruklarına uyacağız. O’nun ipine sımsıkı tutunacağız. O’nun boyasıyla boyanacağız. Allah’ın boyasından daha güzel boyası olan var mı? Yok! Kitapsızlaşmayacağız. İsrailoğulları gibi, haddimizi aşıp, fazlasını istemeyeceğiz. Kitaba ihanet etmeyeceğiz. Sırtımızı dönmeyeceğiz.
Hem işitmek/görmek/bilmek için teslim olmak şart. Yoksa ölülerden bir farkımız kalmaz ve kimse bize işittiremez. Şüphesiz ki ölüler işitmezler ancak Allah’ın ayetlerine teslim olanlar işitebilirler. Ne diyordu Neml Süresi;
Bil ki sen, ölülere işittiremezsin, arkasını dönüp kaçmakta olan sağırlara da daveti duyuramazsın. Sen körleri sapıklıklarından çevirip doğru yola getirecek değilsin. Ancak teslim olarak âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin.
Sağırlık yapıp, Rabbin çağrısından kaçmakla, davete kulak tıkamakla, körlük ve sapıklık yapmakla varılacak yer ancak ve ancak cehennemdir.
De ki: “Biz Allah’ı bırakıp da bize fayda veya zarar vermeyen şeylere mi yalvaralım? Allah bizi doğru yola kavuşturduktan sonra ardımıza mı dönelim? Arkadaşları, bize gel, diye doğru yola çağırdıkları halde yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp, şeytanların ayartarak uçuruma çektikleri ahmak gibi mi olalım?”. De ki: “Allah’ın gösterdiği yol, yegane doğru yoldur. Bize, bütün âlemlerin Rabb’ine teslim olmamız emrolundu”. (En’am 71)
İbrahim gibi teslim olanlar, elçileri de birbirinden ayırt etmezler. “Bizim peygamberimiz onların peygamberi” yarışına düşmezler.
Onlar Hz. İbrahim (as)’e, Hz. İsmail (as)’e, Hz. İshak (as)’a, Hz. Yakub (as)’a ve torunlarına indirilene, Hz. Musa(as)’ya, Hz. İsa(as)’ya ve Hz. Muhammed’(sav)e indirilene, ve diğer bütün peygamberlere Rablerinden verilenlere inanırlar vepeygamberler arasında ayrımcılık yapmazlar.
Çünkü onlar İbrahim gibi teslim olmuşlardır. İbrahim’i örnek almışlardır.
İyilik yaparak kendisini Allah’a teslim eden ve İbrahim’in dinine dosdoğru olarak tâbi olan kimseden, din bakımından daha iyi kim olabilir? Allah, İbrahim’i dost edinmişti. (Nisa 125)
Teslim olma noktasında, dosdoğru bir şekilde İbrahim’i örnek aldığımız zaman kurtuluşa aday insanlar olabiliriz.
Hz. İbrahim’de bizim için gerçekten güzel örnekler varmış değil mi?
Çünkü teslim olmamak demek isyan etmek demektir. O’nun birliğine tekliğine başkaldırmak demektir. Başkaldıran ise büyük bir günün azabından korksun/korkmalı da.
Onun içindir ki hala teslim olamayanlar Allah’tan ümitlerini kesmesinler ve de bir an önce başlarına bir azap gelmeden Rablerine teslim olsunlar.
Yoksa kurtuluş yok. Habersizce/ansızın başımıza azab gelmeden önce Rabbimizden indirilenin en güzelini takip ve tatbik etmeliyiz.
Hakka Batıl bulaştırmadan, Kitab’a beyinlerdeki kirli bilgileri teyit ettirmeye çabalamadan, pis öğretilerden arınıp, temizlenip, indirilene teslim olmak gerekiyor.
Bir de Firavun’un teslimiyeti vardır. Buram buram üçkağıt kokar. Baktı ki su üstüne üstüne geliyor, az sonra boğulacak o zaman “Teslim bayrağını çekiverir”. “İnandım, gerçekten Musa’nın tanrısından başka iman edecek tanrı yoktur”demeye başlar. “Ben de teslim olayım bari” der. Ama yemezler. İyi de şimdi mi ey Firavun?Sen bu ana kadar hep isyan ediyordun, fesatçıydın, zalimdin.
Ne oldu? Ne değişti? Hayatın boyunca şüphe içindeydin, indirilene şüphe gözüyle bakıyordun. Eksik mi? Tam mı? Yeter mi yetmez mi? Oysa Rabbinden gelen HAK idi. Fakat buna rağmen şüpheye düştün. Sırtını döndün. Yüz çevirdin. Allah’ın ayetlerini inkar ettin. Ayetler “ak” darken, sen “kara” “gri” dedin. Acıklı azabı görünceye kadar “teslim bayrağını” çekemedin bir türlü.
Akıllarını kullanmayanların üzerine işte Allah böyle pislik ve azap yağdırır. (Yunus 100)
Allah’ın dininden şüphe edenler, Allah’ı bırakıp başkalarına yalvarır; kurtuluşu, izzeti, şan ve şerefi başkalarının yanında ararlar.
Allah’tan başka, faydası da zararı da dokunamayacak şeylere taparlar/yalvarırlar.
De ki: “Ey insanlar! Eğer benim dinimden bir şüpheniz varsa, şunu bilin ki, Allah’ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam. Lâkin sizin de canınızı alacak olan Allah’a taparım. Bana müminlerden olmam emredilmiştir”.
Vahyedilene uymazlar, vahiy onları kesmez.
Bunun içindir ki Firavun ile aynı kaderi paylaşırlar.
Üçüncü teslimiyet şekli de hesap günündedir demiştim.
Bugündeki teslimiyet tam bir trajikomik vak’adır.
Allah bizi hesap günü teslim olanlardan eylemesin.
“Eyvah bizlere! İşte hesap günü bugünmüş!” nidalarıyla çınlanır ortalık. Yalanlayıp durduğumuz, alaya aldığımız, ciddiyet göstermediğimiz, sapla samanı karıştırıp yayla çorbası ettiğimiz gün bu günmüş.
Toplayın mahşere o zulmedenleri, eşlerini ve Allah’tan başka taptıkları şeyleri. Toplayın da götürün onları sırat’ıcehime doğru. (Saffat 22-23) diye bir ses duyulur. Ve durdurun onları çünkü sorguya çekilecekler.! Hani nerde çoğunluğunuz, çoklukla övünmeleriniz, atalarınız, Allah’tan başka taptıklarınız.!
İşte o gün onlar teslim olmuşlardır! Gerçeği bilirler artık.
Ne bahaneleri kalmıştır, ne şefaatçileri vardır, teslim olmuşlardır ama, Rabbin vereceği azabın hükmüne teslim olmuşlardır. Çünkü onlara Allah’tan başka ilah yoktur denildiği vakit, kafa tutuyorlardı. İlahlarına sıkı sıkıya bağlılık gösteriyorlardı. Ne diyor Nahl suresinde:
O gün artık Allah’a teslim bayrağını çekerler, bütün o uydurdukları şeyler kendilerini bırakıp kaybolup gitmişlerdir. İnkâr eden ve insanları Allah yolundan çevirenler, diğer kimseleri de bozdukları için onlara azab üstüne azab vardır.
Evet, seçim insanın kendi elinde.
Ya İbrahim’i örnek alacağız, ya Firavun’u ya da hesap gününde teslim bayrağını çekenleri.
Her aklı selim elbette “İbrahim” i örnek almak ister.
O halde onun gibi hanif bir şekilde yüzümüzü Allah’a dönüp, müşriklerden olmayacağız.
Rabbimizin emri karşısında sadece ve sadece “teslim olduk” diyeceğiz ve başka ilahlara tapmayacağız.
Bize vahyedilene uyacağız. Vahiyden şüphe etmeyeceğiz. Çünkü teslimiyet şüphelerden arınmayı gerektirir. İbrahim’in vasiyetini yerine getireceğiz. Onun ilahından başkasına tapmayacağız. Yoksa firavunun da hesap gününde teslim bayrağını çekenlerin de işleri kolay değil.
İbrahim’i örnek almaz isek bizim de işimiz kolay değil. Çünkü Allah’ın azabı çok çetin ve şiddetlidir. Vakit varken teslim bayrağını çekmek ümidiyle.